Biz farklıyız. Çünkü biz ERBAALIYIZ...

Erbaa Tarihi

erbaaliyiz kullanıcısının resmi
14 Temmuz, 2011 - 15:48 -- erbaaliyiz
        Çevrede yapılan kazılardan, rastlanan kalıntılardan, tarihi kayıtlardan ve yapılan araştırmalardan Kelkit Havzası ve yöresinin HİTİT’ lerin yerleşim alanı olduğu tespit edilmiştir. Hititlerin ve Firiğlerin bu havza boyunca M:Ö. 2000 ile 600 yıllarında irili ufaklı bir çok yerleşim alanı kurdukları bilinmektedir. Bu dönemlere ait Horoztepe, Hacıpazar, Zilhor köyleri yörelerinde bir çok höyük ve tümüslere rastlanmaktadır. Antik çağın ünlü coğrafyacısı Amasyalı Strabor buraların Pontuslar dönemine FONOROVA olarak isimlendirildiğini,yine bölgede çok miktarda zeytinlik, üzüm bağları olduğunu, ormanların bulunduğunu, buralarda sayfiye yerlerinin olduğunu kaydetmektedir.

Pontus Hükümdarı Pontpolinyak bölgeye hükmettiği zaman ovaya FONOROVA adını verimli münbit, yeşil sulak olmasından dolayı verdiği, tarihçiler tarafından kaydedilmektedir. Daha sonra Pontusların son hükümdarı VI. Mithridates bu ismi kaldırarak Kelkit Havzasına OPOTORMA adını vermiştir. VI. Mithridates bugünkü Kale Köyünün bulunduğu yerde birleşen Kelkit ırmağı ile Tozanlı ırmağının Yeşilırmak adını aldığı Boğazkesen olarak bilinen yere Amasya’yı Niksar’a bağlamak için köprü yapmıştır. Köprünün ayakları halen mevcuttur. Kaledeki köprü ile Kaleyi inşa ettirmiştir.

Pontus Krallığı, Roma’nın eline geçince İmparator Pompey şimdiki Boğazkesene Mağnapolis adını vermiştir. Hükümet merkezi bugünkü Emeri (AMERYA), Simeri (GÜVEÇLİ) Köyüne taşımış, buralarda kaleler inşa etmiştir. Bugün kalıntıları hala mevcuttur. Buradan da Hükümet Merkezi Niksar’a taşınmıştır. Bölge daha sonra Romalıların, Danişmentlilerin, Bizanslıların, Selçukluların sonra da Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. 1872’ de İlçe olmuş ve Erbaa adını almıştır. 1892’ de Tokat iline bağlanmış ( O zaman Tokat Sancak idi.) Tokat’ın İl olmasından bu yana oraya bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güzel, şirin bir İlçesi olmuştur.

Osmanlı arşivlerinde bulunan tarihi vesikalara göre, daha 18. Yüzyılın başlarından itibaren KAZA-İ ERBAA' dan söz edilmektedir. Ancak sözü edilen Kaza-i Erbaa, Sonusa, Karayaka, Taşabat ve Erek adlı dört nahiyenin meydana getirdiği bir idari yapılanmadır.

Bu dört nahiyeden biri olan Erek nahiyesinin zamanla büyüyerek gelişmesi, diğer nahiyelerin yanında kendisine müstesna bir yer kazandırmıştır. Nitekim Erek nahiyesi zamanın devlet idaresinde 1872 yılında Amasya sancağına bağlı bir kaza (ilçe) olarak teşkilatlandırılmış, daha önce nahiyenin genel adı olan Erbaa adı da yeni kazanın-ilçenin adı olmuştur. Böylece 1872 yılında tesis bulunan Erbaa Kaymakamlığı, 1892 yılında Tokat'a bağlanmıştır.

     Erbaa, yerleşim yeri olarak çok eski tarihe sahiptir. Çevrede yapılan kazılardan, kalıntılardan ve tarihi bilgilerden Kelkit Havzası ve yöresinin Hititlerin yerleşim alanı olduğu tespit edilmiştir. Hititler ve Frigler Kelkit havzası boyunca MÖ. 2000-600 yıllarında irili ufaklı birçok yerleşim alanı kurmuşlardır.

     Osmanlı arşivlerinde bulunan tarihi vesikalara göre, daha 18. Yüzyılın başlarından itibaren KAZA-İ ERBAA' dan söz edilmektedir. Ancak sözü edilen Kaza-i Erbaa, Sonusa, Karayaka, Taşabat ve Erek adlı dört nahiyenin meydana getirdiği bir idari yapılanmadır. Bu dört nahiyeden biri olan Erek nahiyesinin zamanla büyüyerek gelişmesi, diğer nahiyelerin yanında kendisine müstesna bir yer kazandırmıştır. Nitekim Erek nahiyesi zamanın devlet idaresinde 1872 yılında Amasya sancağına bağlı bir kaza (ilçe) olarak teşkilatlandırılmış, daha önce nahiyenin genel adı olan Erbaa adı da yeni kazanın-ilçenin adı olmuştur. Böylece 1872 yılında tesis bulunan Erbaa Kaymakamlığı, 1892 yılında Tokat'a bağlanmıştır.

     Erbaa, Kelkit Irmağı ile Tozanlı Çayının birleşerek Yeşilırmak adını aldığı, Amasya ile Niksar'ı birbirine bağlayan, tarihi Boğazkesen (Kale) Köprüsü ve geniş alanda tarım arazisine sahip bir yerleşim yeri olarak tüm bölgede önemli yere sahiptir.